GençHaber

En Güncel, EN TARAFSIZ ve En Doğru Haber Sitesi..

19 Haziran 2011 Pazar

İnanılmaz DENEY ! Bir Dakika İçinde Böyle Kayboldu ! Gemide Mürettebatta Asla Bulunamadı !

Pazar, Haziran 19, 2011

Kayıp Geminin Sırları !
1930'lu yıllarda Amerikan hükümeti bilim adamlarından gemilerin radarlarda görünmemesini sağlayacak bir yöntem geliştirmelerini ister. 10 yıllık çalışmanın sonunda proje deneme aşamasına gelir. Deneyde Amerikan donanmasında görevli olan Eldridge adlı gemi kullanılacaktır. Gemi elektromanyetik alan oluşturmaya yarayacak tonlarca ekipmanla donanır ve 22 temmuz 1943'te saatler 09:00'i gösterirken jeneratörler çalıştırılır. Eldridge'in etrafını önce yeşil bir duman kaplar. Duman çekildiğinde ise deneyin istenenden daha başarılı olduğu anlaşılır. Çünkü Eldridge mürettebatiyla beraber "gözden" kaybolmuştur!




İşte bu tüyler ürperten bu hikaye, o tarihten bu güne kadar resmi makamlarca defalarca yalanlanmasına rağmen en çok merak edilen konulardan biri olmuştur.



Philadelphia Deneyi' olarak adlandırılan deneyin yapılmış olma ihtimalinden ilk söz eden kişi Morris K. Jessup'dur. UFOlar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan amatör bir gökbilimci olan Jessup'un deney ile olan ilgisi 1955 yılında eline geçen bir mektupla başlar.














           Mektup, Carlos Miguel Allende adında birinden geliyordu ve deneyden detaylı olarak bahsediyordu.













İddiasına göre Allende, deneye gözlem gemisi olarak katılan SS Andrew Furuseth adlı şilepte görevli bir denizciydi. Deneye baştan sona şahit olmuştu.


















Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/kayip-geminin-sirlari/536457/1
http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/kayip-geminin-sirlari/536457/2
http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/kayip-geminin-sirlari/536457/3
http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/kayip-geminin-sirlari/536457/4
http://haber.mynet.com/detay/foto-analiz/kayip-geminin-sirlari/536457/5 'dan Alıntı Yapılmıştır.

'Muhteşem Yüzyıl'da Sürpriz !

Pazar, Haziran 19, 2011

'Muhteşem Yüzyıl'da sürpriz

Bergüzar Korel, 'Muhteşem Yüzyıl'da rol alacak. Dizinin sezon finalinde ilk kez boy gösterecek olan Korel, Alvise Gritti'nin kız kardeşi Monica'yı canlandıracak.

'Muhteşem Yüzyıl'da Kanuni Sultan Süleyman'ı canlandıran Halit Ergenç, katıldığı Beyaz Show'da eşi Bergüzar Korel'in 'Muhteşem Yüzyıl'da rol almasından mutluluk duyacağını belirtmişti.

Nehre Böyle Çakıldı !

Pazar, Haziran 19, 2011

Çakılma anı

Polonya’da dün yapılan hava gösterisinde talihsiz bir kaza yaşandı.

Güncelleme:19 Haziran 2011 16:42

Akrobasi hareketleri yapan Christian Eagle II tipi uçak, pilotunun havada kontrolü kaybetmesi sonucu nehre çakıldı. Uçağın paramparça olduğu kazada pilot hayatını kaybetti.

Polonya’nın Plock kentinde düzenlenen hava gösterisine, hem piknik yapmak hem de birbirinden renkli hava gösterilerini izlemek isteyen çok sayıda Polonyalı katıldı.

Ancak, Vistula Nehri’nin üzerinde akrobasi hareketleri yapan Marek Szufa’nın uçağından bir anda dumanlar çıkmaya başladı. Szufa, uçağının kontrolünü kaybedince hızla nehre çakıldı. Çakılma anı gösteriyi canlı yayınlayan TVN24 kanalı tarafından saniye saniye görüntülendi.

Polonyalı havayolu şirketi LOT’da pilot olan ve ülkesinin en iyi akrobasi pilotlarından biri olarak tanınan Szufa, hastaneye kaldırıldıktan birkaç saat sonra hayatını kaybetti. Yetkililer, uçağın düşmesini sahip olduğu tek motorda yaşanan bir arızadan kaynaklandığını düşünüyor.

Video :
http://video.mynet.com/habervideo/Cakilma-ani/1231429/

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/dunya/cakilma-ani/577413 'dan Alıntı Yapılmıştır.

Tecavüz İçin Polisten Şoke Eden Tavsiye !

Pazar, Haziran 19, 2011

Tecavüz için polisten şoke eden tavsiye!

İstanbul'da, bir taksicinin tecavüzüne uğradığını iddia eden kadını, sığındığı karakolda teslim almaya gelen kocasına polis tavsiyede bulundu: "Duş aldırın rahatlasın"

Güncelleme:19 Haziran 2011 16:00

Habertürk gazetesinin haberine göre, İstanbul Büyükçekmece'de, gece gittiği kafede eşiyle tartışıp taksiyle eve dönmeye çalışan bir çocuk annesi N.C.'nin, taksici A.C.'nin tecavüzüne uğradığı öne sürüldü. Yanında telefonu olmadığı için taksicinin telefonundan eşini aramak istemesiyle taksicinin kendisine önce taciz, sonra da boş bir arazide döverek tecavüz ettiğini ileri süren genç kadın, karakola gelerek kendisini teslim alan eşine de polisler tarafından "Eşinize bir duş aldırın rahatlasın" dendiğini ileri sürdü.

TAKSİCİ SERBEST BIRAKILDI

N.C., tecavüze uğradıktan sonra bir otele sığındığını ve otel görevlilerince polise teslim edildiğini söyledi. Savcılığa verdiği dilekçesinde olayı anlatan N.C., "Taksici serbest bırakılmış. Bunu öğrenince suç duyurusunda bulunduk" dedi. Olaya bakan karakol görevlileri, genç kadını jandarmadan teslim aldıklarını söyleyerek, gözaltına alınan taksicinin genç kadının kendisine saldırdığı iddiasında bulunduğunu ve şikâyetçi kadının da tüm raporlarının alınarak savcılığa verildiğini belirtti. Olaydan sonra hastaneye sevk edilerek muayene olan kadının tecavüze uğrayıp uğramadığı çıkacak rapordan sonra belli olacak.

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/yasam/tecavuz-icin-polisten-soke-eden-tavsiye/577428 'dan Alıntı Yapılmıştır.

2 Oyun Hikayesini Anlattı !

Pazar, Haziran 19, 2011

Kılıçdaroğlu, 2 oyun hikayesini anlattı

2007 seçimlerinde CHP'ye sıfır oy çıkan Küçükçobanlı köyünü Kılıçdaroğlu ziyaret etmişti.

Güncelleme:19 Haziran 2011 15:12

Bu seçimlerde köyden CHP'ye iki oy çıktı. Kılıçdaroğlu bu durumu "Bu şunu gösteriyor, gittiğiniz, sohbet ettiğiniz, elini sıktığınız vatandaş size karşı ilgisiz davranmıyor" diye anlattı.

Habertürk'ün haberinde, Seçim öncesi partisinin 2007 seçimlerinde sıfır çektiği Afyon Küçükçobanlı Köyü’nü ziyaret eden CHP lideri Kılıçdaroğlu, köyden çıkan 2 oyu anlattı: "Bu şunu gösteriyor; gittiğiniz, sohbet edip elini sıktığınız vatandaş size ilgisiz davranmıyor".

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin hiç oy alamadığı Afyonkarahisar’ın Bucak’a bağlı Küçükçobanlı Köyü’ne 25 Şubat 2011 tarihinde yaptığı sürpriz ziyaret partisinin köydeki makûs talihini değiştirdi. 2007 seçimlerinde sıfır oy alınan köyden bu kez CHP’ye 2 oy çıktı.

HAVRAN'DA OYLARIMIZ YÜZDE 100 ARTTI

Küçükçobanlı Köyü’nden alınan 2 oyu önemseyen ve “2 oy 2 oydur” diyen Kılıçdaroğlu: “Bu şunu gösteriyor, gittiğiniz, sohbet ettiğiniz, elini sıktığınız vatandaş size karşı ilgisiz davranmıyor. Demek ki gitmek, konuşmak ve partiyi anlatmak lazım. O zaman göreceksiniz, herkes kazanılabilir.”

Kılıçdaroğlu, Balıkesir Havran’a da üç kez gittiğini hatırlatarak “Havran’da oylarımızı yüzde 100 oranında artırdık. Demek ki gidince oluyor” ifadesini kullandı.

Partisinin sıfır oy aldığı yerleri incelediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu “Üyemizin sandık görevlisi olduğu veya oy kullandığı sandıktan partimize oy çıkmıyorsa orada sorun var demektir. Hemen o kişiyle yolumuzu ayıracağız. ‘Arkadaş kusura bakma, bize sözde değil özde partili lazım’ diyeceğiz” dedi.

FASON ÜYELİKLERE NEŞTER

“Bugüne kadar bu pencereden olay irdelenmemiş, sonuçlarmasaya yatırılmamış” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devametti: “Türkiye’deki 199 bin 207 sandıktaki oyları tek tek inceliyoruz. Her yerde üye sayımızla partimize çıkan oyları karşılaştıracağız. Diyelimki bir sandıkta oy kullanan 200 partimizin üyesi bulunuyor, orada bize 100 oy çıkıyorsa bunun üzerine gideceğiz. Kimse kusura bakmasın, bunun hesabını soracağız. Oradaki teşkilatları hemen görevden alacağız ve üyelikleri sil baştan yenileyeceğiz. Bu konuda kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.”


Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/politika/kilicdaroglu-2-oyun-hikayesini-anlatti/577423 'dan Alıntı Yapılmıştır.

MHP Tarihinde Bir İlk !

Pazar, Haziran 19, 2011


MHP'de yeni dönem

Bugün toplanan MHP MYK toplantısında önemli kararlar alındı.

Güncelleme:19 Haziran 2011 15:25

MHP, kaset skandallarının ardından yaşanan istifalarla boşalan Başkanlık Divanı üyelerini yeniden belirledi. Cihan Paçacı’dan boşalan Genel Sekreterliğe İsmet Büyükataman getirilirken, yeni yönetimde bir kadın milletvekili yer aldı. Eskişehir milletvekili Ruhsar Demirel Ali Kadın ve Yan Kuruluşlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na getirilirken yeni yönetimde Tuğrul Türkeş de yer aldı.

MHP Merkez Yönetim Kurulu(MYK) yeni yönetimi belirlemek üzere toplandı. Toplantıda Başkanlık Divanı için oylama yapıldı. Oylamada, Cihan Paçacı’dan boşalan genel sekreterliğe İsmet Büyükataman getirildi. Genel Sekreter yardımcılıklarını ise Muzaffer Çakmaklı ve Abbas Bozyel yürütecek. MHP’de Semih Yalçın, Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına getirilirken, Siyasi İşler ve Parlamentodan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Reşat Doğru, Türk Dünyası ve Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Ar-Ge’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz, Aile Kadın ve Yan Kuruluşlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, Mesleki ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hamit Ayanoğlu ve Parti İçi Eğitim ve Siyaset Okulu’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı da Mustafa Erdem oldu. MHP Başkanlık Divanı’nda Faruk Bal, Münir Kutluata ve Tunca Toskay ise yerlerini korudu.

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/politika/mhpde-yeni-donem/577433 'dan Alıntı Yapılmıştır.

İnsanların Sağlığıyla Böyle Oynuyorlar !

Pazar, Haziran 19, 2011


Palandöken barajından gelen içme suuyunun kalite tartışmasının yaşandığı Erzurum'da apartmanlarda kullanılan depolar, mikrop yuvası çıktı. 

Güncelleme : 19 Haziran 2011 17:01

Her tarafı pas olan çamurlu depoları ücretsiz temizleyen işçiler gördükleri kirlilik karşısında şaşırdı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, "Apartman ve sitelerde kullanılan su depolarının neredeyse hepsinde benzer manzaraya rastlanıyor.

Depolar adeta pas deryasına dönmüş durumda. Depolarda yapılan temizlik işleminin ardından tüketilmeye başlanan su anında normale dönüyor" dedi.

Kaynakça :
http://yurthaber.mynet.com/detay/erzurum-haberleri/insanlarin-sagligiyla-boyle-oynuyorlar/17878 'dan Alıntı Yapılmıştır.

İşte Erdoğan'ın Hedefindeki CHP'li Belediyeler !

Pazar, Haziran 19, 2011

Erdoğan'ın hedefindeki CHP'li belediyeler 


Genel seçimlerde ezici bir zaferle çıkan AKP'de yeni hedef yerel seçimler...

Güncelleme:19 Haziran 2011 16:54

Hedef, CHP'nin yönetimindeki İzmir, Antalya, Mersin ve Eskişehir gibi büyükşehir belediyeleri. Erdoğan, seçimden önce 11 il için büyükşehir sözü vermişti. Bu, yerel seçimlerin önemini daha da artırıyor. AK Parti, 12 Haziran zaferinin ardından gözünü 2014 yerel seçimlerine çevirdi. İktidar, CHP'lilerin yönetiminde bulunduğu İzmir, Antalya, Mersin ve Eskişehir büyükşehir belediyelerini kazanmayı hedefliyor.

BÜYÜKŞEHİR SAYISI ARTACAK

Bugün gazetesinde yer alan habere göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 Haziran seçimlerinin ardından teşkilatlara 2014 yılında yapılacak yerel seçimlere hazırlanmaları talimatını verdi.


11 İLE MÜJDE VERMİŞTİ

Başbakan Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinden önce 11 ilin daha büyükşehir belediyesine dönüştürüleceğini açıklamıştı. Büyükşehir yapılacak iller arasında Balıkesir, Van, Kahramanmaraş, Denizli, Hatay, Şanlıurfa, Muğla, Aydın, Trabzon, Tekirdağ ve Manisa'nın olduğu belirtiliyor. Malatya'nın ise nüfus kriterini yakalayamadığı ileri sürülüyor.

İL İL SINIRLARI GENİŞLEYECEK

İstanbul ve Kocaeli'nin ardından 14 büyükşehir belediyesi ile yeni kurulacak büyükşehir sınırları il sınırları ile aynı olacak. Antalya'da Alanya ve Kumluca ilçeleri büyükşehir sınırlarına girerken, İzmir'de Bergama ile Tire büyükşehire dahil olacak. İl sınırlarının büyükşehir belediyesi sınırları olması halinde ve 12 Haziran seçim sonuçlarına bakıldığında AK Parti'nin Antalya, Mersin ve Eskişehir büyükşehir belediyelerini kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor. 12 Haziran seçimlerinde AK Parti Antalya, Mersin ve Eskişehir'de CHP'yi geride bırakarak birinci parti olmuştu. Büyükşehir seçimlerinde ilin tamamında verilen oylar esas alınacağı için CHP'li Antalya, Eskişehir ve Mersin büyükşehir belediyelerinin AK Parti'ye geçmesine kesin gözüyle bakılıyor.

İZMİR HESAPLARI YAPILIYOR

AK Parti, CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni alarak büyükşehirlerde CHP'yi sıfırlama hedefi koydu. 12 Haziran seçimlerinde İzmir'de CHP'nin birinci parti olmasına rağmen CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hizmetlerinden duyulan rahatsızlık nedeniyle AK Parti'nin İzmir'i kazanması ihtimal dahilinde görülüyor. Büyükşehir sınırlarının il sınırı olmasına rağmen Diyarbakır'da BDP'nin üstünlüğü dikkat çekiyor. Van'ın da büyükşehir yapılması halinde buradaki seçimin oldukça çekişmeli geçeceği dile getiriliyor.

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/politika/erdoganin-hedefindeki-chpli-belediyeler/577432  'dan Alıntı Yapılmıştır.

18 Haziran 2011 Cumartesi

Hakkari'yi Karıştıran Olay !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

Aşiret kavgası, Hakkari'yi karıştırdı

Güncelleme : 18 Haziran 2011 16:24

Hakkari'de Mamhuran ve Peyanis aşiret mensupları arsında koyun otlatma yüzünden Geçitli Köyü'nde çıkan ve şehir merkezinde devam eden taşlı sopalı kavgayı, polis gaz bombası ve tazyikli su ile güçlükle ayırabildi. Köyde olayların büyümemesi için asker geniş güvenlik önlemi alırken, 3 kişinin yaralandığı olaylarda 4 kişi de gözaltına alındı.

Hakkari'ye 60 kilometre uzaklıktaki Geçitli Köyü'ndeki Peyanis ile Akkuş Köyü'ndeki Mamhuran aşireti üyeleri arasında yaylada koyun otlatmak yüzünden 1 yıl önce çıkan kavgada, Peyanis aşiretinden 1 kişi silahla vurularak öldürülmüş, bundan dolayı da iki aşiret mensupları arasında husumet başlamıştı.

Önceki gün yine koyun otlatma yüzünden iki aşiretin mensupları arasında tartışma çıktı. Jandarma olay üzerine Geçitli köyünde tedbir alırken, bu sabah Hakkari il merkezinde karşılaşan iki aşiretin mensupları sözlü tartışmanın ardından taş ve sopalarla birbirine girdi. Şehir merkezini savaş alanına çeviren aşiret mensuplarına polis gaz bombası ve tazyikli su ile müdahale etti. Polisin müdahalesine rağmen köylüler ara sokaklarda yine kavgayı sürdürdü. 3 kişinin yaralandığı kavgada 4 kişi de gözaltına alındı. Polisin attığı gazdan dolayı birçok vatandaş ta etkilendi.

Kaynakça :
http://yurthaber.mynet.com/detay/hakkari-haberleri/asiret-kavgasi-hakkariyi-karistirdi/17620 'dan Alıntı Yapılmıştır.

Öcalan'dan çarpıcı iddialar !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

Eylemsizliğin uzatıldığını açıklayan Öcalan “Meclis bana çağrı yaparsa PKK’nın çatışmasız bölgelere çekilmesi için elimden geleni yaparım” teklifini yaptı.
Güncelleme:18 Haziran 2011 07:15
İmralı Cezaevi’nde hükümlü bulunan Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamalar PKK’ya yakınlığıyla bilinan internet sitelerinde yayınlandı. Öcalan’ın devlet heyetiyle eylemsizliğin son günü olan 15 Haziran’dan bir gün önce görüştüğü ifade edildi. Öcalan’ın “Heyetin de diyalog sürecinin başından beri konuya ciddiyetle yaklaştığını ve anayasal çözüme açık bir yaklaşım sergilediğini” söylediği aktarıldı. Öcalan’ın sitede yayınlanan açıklamaları şöyle:

DİCLE MECLİS’E GİRMELİ
Hatip Dicle’nin bırakılması ve Meclis’e gönderilmesi gerekiyor. Bırakılmaması büyük siyasi riskler taşır, bizim savunduğumuz barışçıl çözüme de darbe anlamına gelir.

EYLEMSİZLİK SÜRDÜRÜLSÜN
PKK tarafından demokratik çözümün önünü açmak amacıyla yaklışık bir yıla yakın devam ettirilen eylemsizlik pozisyonunun bu süreçte de sürdürülmesinde yarar görüyorum.

PKK YURT DIŞINA ÇEKİLİR
Seçimin yeni yapılmış olması, Meclis’in açık olmaması, yeniden toplanmasının ve hükümetin kurulmasının zaman alacağı söyleniyor. Belirsizliğin uzaması tehlikelidir, bir sürü riski barındırır. Eylemsizlik süreci bu koşullarda ancak birkaç ay sürebilir. Meclis 1920’lerdeki birinci meclisin yaptığı gibi tatil yapmadan derhal toplanmalı ve çözüm için, benim çözüm konusunda rolümü oynayabilmem için bana bir çağrı yapması, hakikatleri araştırma komisyonu kurulması ve demokratik anayasa meclisinin oluşturulması için harekete geçilmesi gerekiyor. Meclis bu çağrıyı yaparsa ben de silahlı güçlerin çatışmasız bölgelere çekilmesi konusunda ve diğer hususlarda elimden geleni yaparım.

GERİLLAYA ULAŞMALIYIM
Kendim için şarta falan da bağlamıyorum, kendimi düşündüğüm falan da yok. Fakat rolümü oynamam için Meclis’in önümü açması gerekiyor. Ben olmadan gerillanın bulunduğu mevzilerden kıpırdaması, belli bir yerde toplanması mümkün değildir. Bunu söylerken gerillayı bir tehdit aracı olarak kullanmıyorum. Dediğim gibi anayasal çözümü sağlamak için gerillaya ulaşmalıyım.

MEŞRU SAVUNMA
Bu sürecin birinci boyutu benim heyetle yaptığım görüşmede ulaşmaya çalıştığımız demokratik anayasal çözümdür. İkinci boyutu ise meşru savunma pozisyonunun sürdürülmesidir. Bunlar atbaşı yürümelidir. Bu nedenlerle şimdilik devrimci halk savaşını, orta yoğunluktaki savaşı esas almıyoruz.

ÇATI PARTİSİ ELZEM OLDU
Artık bir çatı partisinin elzem olduğu anlaşılıyor. Bu çatı partisinin bütün bileşenlerin üyelerinden oluşan 100 kişilik bir meclisi olabilir. Bu meclisin içinden de 24 kişilik bir yürütme kurulu olur, gölge kabine gibi çalışır ve ülkenin tüm sorunları için çözümler geliştirir.

KILIÇDAROĞLU
Kılıçdaroğlu iyiniyetli olabilir, kişiliğine bir şey demiyorum ama bilinçli bir planın, senaryonun sonucu CHP’nin başına getirildi. Aslında kısmen de başarılı oldular ama olan Alevilere oldu. Kılıçdaroğlu bir asker-Ergenekon operasyonuyla CHP’nin başına getirilmiştir, iyi analiz edilirse bunu görmek zor değildir. Bu operasyonun asıl amacı Alevi Kürtleri bizden uzaklaştırmak, CHP’ye oyları kanalize etmekti. Dersim’de neden böyle oldu?

DEMOKRATİK ÖZERKLİK
Demokratik özerklik demokratik ulus çözümünün sadece siyasi boyutudur, yani sekiz boyuttan sadece biridir. Demokratik özerkliğin hukuki, diplomatik, sosyal, kültürel, özsavunma, ekonomik, ekolojik boyutları var.

AKP ERGENEKON’LA ANLAŞTI
Tutuklamaların hiçbirisi hukuki değildir, bu tam bir saçmalıktır. Daha önce JİTEM üzerinden bunu öldürerek yapıyorlardı, şimdi polis üzerinden topluca tutukluyorlar. Açıktır ki AKP derin devlet de denilen Ergenekon’un üst düzeyiyle anlaşmıştır.

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/guncel/ocalandan-carpici-iddialar/577250 'dan Alıntı Yapılmıştır.

Tecavüz Etmeye Çalıştı Başaramayınca da...

Cumartesi, Haziran 18, 2011

İstanbul'da Gasp dehşeti
Kimyager Ayşe T., poşetlerini evine kadar taşımasına yardım eden servis elemanının saldırısına uğradı.
Güncelleme:18 Haziran 2011 21:43

ŞİŞLİ’de özel bir hastanede kimyager olarak çalışan 32 yaşındaki Ayşe T., bir markete alışveriş yaptıktan sonra poşetlerini evine kadar taşımasına yardım eden servis elemanının saldırısına uğradı. Saldırı sonucu çenesi ve kaburgaları kırılan, başında ağır yaralanan Ayşe T. işe gelmemesi üzerine çilingirle kapıyı açtıran iş arkadaşları tarafından 23 saat sonra yoğun bakım servisinde tedavi altına alındı. Polis güvenlik kamera görüntülerinden tespit ettiği market çalışanını Batman’da yakalayarak İstanbul’a getirdi. Zanlı ifadesinde “Elbiseleri açıktı ondan etkilendim. İlk önce ona vurdum. Ancak cinsel saldırıda bulunmadım” dedi.

23 SAAT SONRA KANLAR İÇİNDE BULUNDU
Şişli’de kimyager olarak çalışan Ayşe T., 15 Haziran 2011'de akşam saatlerinde esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. Ertesi gün işe gelmeyen ve cep telefonlarına cevap vermeyen Ayşe T.’nin arkadaşları 16 Haziran'da tarihinde iş çıkışında saat 20.00 sıralarında Fulya Mahallesi, Aytekin Kotil Caddesi No:47’de bulunan evine gitti. Evin kapısını çalmaları rağmen bir cevap alamayan Ayşe T.'nin arkadaşları cep telefonunun sesini evin içinden duyduklarında polise ve çilingire haber verdi. Kapı kırılarak içeri girildiğinde Ayşe T. bir gün önce giydiği elbiseleri ile evin banyosunda kanlar içinde bulundu. Dövülerek çenesi ve kaburgaları kırılan, başında ağır yaralar bulunan Ayşe T. çağırılan ambulansla Şişli Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırıldı. Birlikte kaldığı doktor ağabeyi Ali Kutlay T.'nin bir gün önce ailesini görmek için Adana’ya gittiği Ayşe T.’nin bu nedenle evde yalnız kaldığı öğrenildi.

GÜVENLİK KAMERALARINDAN TESPİT EDİLDİ
Polis tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada polis çevrede bulunan tüm güvenlik kameralarını incelemeye aldı. İnceleme sonucu Ayşe T.'nin işten çıktıktan sonra bir markete giderek alışveriş yaptığı tespit edildi. Bu görüntülerde elindeki 5-6 torbayı kasanın arkasında bulunan elemana veren Ayşe T.'nin onun arkasından dışarı çıktığı görüldü. Polis görüntülerdeki market çalışanın 13 dakika sonra koşarak markete geri döndüğünü, üzerinde kan izleri olduğunu tespit etti. Aceleyle montunu alan bu kişinin koşarak kaçtığı görüldü.

ÖZEL EKİP 24 SAATTE YAKALADI
Bunun üzerine olayın şüphelisi olarak aranmaya başlanan market elemanın Batmanlı Nurettin Y. (19) olduğunu tespit edildi. İstanbul’da kaldığı evden de aceleyle ayrıldığı tespit edilen Nurettin Y.’yi yakalamak için özel bir ekip oluşturularak Batman’a gönderildi. Batman’da yapılan takip sonucu bir akrabasının evinde saklanan Nurettin Y. gözaltına alınarak İstanbul’a getirildi.

"DONDURMAYI BEĞENMEYİNCE KIZDIM"
Asayiş Şube Müdürlüğü'nde sorguya alınan zanlı Nurettin Y.’nin kendisini sorgulayan polislere olayı gasp amacıyla yaptığını söyledi. Nurettin Y. ifadesinde şunları söyledi:

“2002 yılında ailemle birlikte İstanbul’la geldik. Ben onların yanında kalıyordum. Babam bir belediyede temizlik görevlisi olarak çalışıyor. 5 ay önce geçirdiğim psikolojik rahatsızlıktan dolayı tedavi gördüm. Hastaneden bana 5 tane ilaç yazdılar. Yaklaşık 20 gün önce markette reyon görevlisi olarak çalışmaya başladım. İlaç parası için müdürümden 100 lira isteyince aram bozuldu. Olay günü reyonda dururken daha önce hiç görmediğim bir bayan benden dondurma istedi. Daha sonra dondurmanın çok sert olduğunu söyleyerek şikayette bulundu. Ben de ona yapacak bir şeyim olmadığını söyledim. Aynı bayan alışverişini yaptıktan sonra mağaza müdüründen poşetlerini taşıyacak birini istedi. Müdürüm bana yardım et deyince onun poşetlerini alarak peşinden gittim. Bu sırada elbisesi açıktı ondan etkilendim. Eve vardığımızda poşetleri kaldırıp indirirken vücudunun çeşitli yerlerini gördüm.

Kapıdaki kadına ilk önce bir yumruk attım. Ona yumruk vurunca balkona doğru koştu. Onu yakalayıp duvara vurdum. Bu sırada banyoya kaçmaya çalıştı. Arkasından birkaç tekme daha attım. Banyoya girince bayıldı. Yere düşünce 4-5 kez daha tekmeyle vurduğumu hatırlıyorum. Daha sonra evde bulunan 475 lira parayı alarak oradan kaçtım. Kadına karşı cinsel bir saldırım olmadı.”

ARKADAŞLARINA AYAKKABI ALMIŞ
Nurettin Y. aceleyle markete döndüğünde üzerinde kan izlerini gören çalışanlara “Kavga ettim” dediğini söyledi. Nurettin Y. ifadesinde “Aceleyle montumu aldım. Ben daha sonra geleceğim diyerek koşarak oradan ayrıldım” dedi. Nurettin Y. evden aldığı parayla arkadaşlarına ve kendisine ayakkabı aldığını söylediği de belirtildi. Nurettin Y. “Arkadaşlarımı alarak Aksara’ya gittim. Onlara ve kendime yeni ayakkabılar aldım. Daha sonra otobüs bileti alarak Batman’a kaçtım” diye ifade verdi. Poliste işlemleri tamamlanan Nurettin Y. adliyeye sevk edildi.

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/yasam/istanbulda-gasp-dehseti/577362 'dan Alıntı Yapılmıştır.

Ronaldo İstanbul'da !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

İstiklal'de Ronaldo izdihamı!
İstanbul, Beyoğlu, İstiklal Caddesi'nde Cristiano Ronaldo izdihamı yaşanıyor.

Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören'in davetlisi olarak İstanbul'a gelen Portekiz milli takımının ve Real Madrid'in dünyaca ünlü yıldız futbolcusu Cristiano Ronaldo'nun katılacağı imza töreni, izdiham ve güvenlik zaafiyeti nedeniyle iptal edildi.

Ronaldo İstanbul'da (Foto-Galeri)

İstanbul'a bu akşam özel uçakla gelen ve Atatürk Havalimanı'ndan helikopterle Çırağan Sarayı'na geçen Ronaldo, daha sonra Yıldırım Demirören ile birlikte imza törenin yapılacağı Demirören İstiklal Alışveriş Merkezi'ne geldi.

Ronaldo ve Demirören, kendilerini koruyan özel güvenlik elemanlarıyla birlikte alış-veriş merkezinin arka kapısından içeri girerek, burada bulunan bir kafeteryanın balkonundan İstiklal Caddesi'nde kendisini bekleyen binlerce hayranına el salladı.

Ronaldo, burada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Türkiye gelmekten mutlu olduğunu, kalabalık bir futbolsever grubunun kendisini beklemesinin memnuniyet verici olduğunu söyledi. Ünlü futbolcunun, ilerde Türkiye'de forma giyip giymeyeceği sorusu üzerine, genç olduğunu ve önünde daha uzun yıllar bulunduğunu belirttiği öğrenildi.


İPTALE HAYRANLARI TEPKİ GÖSTERDİ
Ünlü oyuncu gelmeden alışveriş merkezini dolduran hayranları, saat 16.00'da alışveriş merkezinde olacağı açıklanan ünlü futbolcunun izdihamın ve güvenlik zafiyeti nedeniyle imza törenine katılmayacağının bildirilmesi üzerine hayal kırıklığı yaşadı.

Balkondan kendisini bekleyen futbolseverlere el sallayan Ronaldo, bir süre bekledikten sonra izdihamın devam etmesi nedeniyle alışveriş merkezinden ayrıldı.

Ronaldo'un ayrıldığının anons edilmesi üzerine, hem imza törenine katılacağı mekanın içinde hem de dışarda bekleyen hayranları, büyük tepki gösterdi. Saatler öncesinden güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu ortaya çıkarken, zaman zaman arbede yaşandı. Bazı sporseverlerin ezilme tehlikesi yaşadığı arbede sırasında, özel güvenlik elemanlarıyla vatandaşlar arasında kavgalar çıktığı görüldü.

250 lira ve üzerinde alışveriş yaparak Ronaldo forması alan futbolseverler ise ünlü futbolcuya formalarını imzalatamadı. Futbolseverler, haksızlığa uğradıklarını ileri sürerek, organizasyonu düzenleyen kişilere büyük tepki gösterdiler.

Saatler öncesinde organizasyonu izlemek için alışveriş merkezine gelen basın mensupları ile özel güvenlik elemanları arasında da tartışmalar yaşandı. Basın mensupları ve alışveriş merkezinde bekleyen binlerce kişi, daha sonra merkezi terk etti.

Bu arada, ünlü futbolcunun Bodrum'da tatil yapacağı öğrenildi.

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/spor/taksimde-ronaldo-izdihami/577360 ve
http://spor.mynet.com/haber/istiklalde-ronaldo-izdihami/37299 'dan Alıntı Yapılmıştır.

13 Yaşında Üniversitede !

Cumartesi, Haziran 18, 2011


13 yaşında üniversiteye gidecek !


       Hollanda, henüz 13 yaşında olmasına rağmen liseyi başarıyla bitirerek üniversiteye gitmeye hak kazanan öğrenciyi konuşuyor.
Güncelleme:18 Haziran 2011 16:09
LAHEY (A.A) - Rotterdam yakınlarındaki Schiedam'da yaşayan Erik van der Boom adlı öğrenci, altı yıllık lise dengi Gymnasium'u üç yılda bitirerek, büyük bir başarıya imza attı. Gymnasium'un ilk dört senesini bir yılda bitiren öğrenci, ilkokul eğitimini de bir yıl erken tamamlamış.

AD gazetesinde yer alan haberde, Gymnasium'dan başarıyla mezun olan Erik van der Boom'un ülkenin sayılı üniversitelerinden Delft Teknik Üniversitesi'nde matematik ya da fizik veya her ikisini birden okumak istediği belirtildi.

Tam olarak ne olmak istediğine henüz karar vermediğini anlatan Erik van der Boom, hobi olarak müziği çok sevdiğini söyledi.

Kaynakça :

Feci Kaza Kamerada !

Cumartesi, Haziran 18, 2011



İstanbul Dolmabahçe - Bomonti Tüneli'nde yaşanan kazalar, güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi.
Güncelleme:18 Haziran 2011 18:14
Son 1 ayda Dolmabahçe - Bomonti Tüneli'nde yaşanan 5 ayrı maddi hasarlı kaza, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.

2'si motorsiklet kazası toplam 5 kazada araçlarda maddi hasar meydana geldi. Kazalarda ölen ya da ağır şekilde yaralanan olmadı.
Video : http://video.mynet.com/habervideo/Feci-kaza-kamerada/1226334/
Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/yasam/feci-kaza-kamerada/577341 'dan Alıntı Yapılmıştır.

İyi Ki Becerememişler !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

Seul’de bulunan askeri kaynaklar, Güney Kore Deniz Piyadeleri’nin Kuzey Kore’ye ait bir jet zannettikleri ticari bir Güney Kore uçağına ateş açtığını ancak hedefi tutturamadığını açıkladı.
Güncelleme:18 Haziran 2011 16:13
AFP haber ajansının bildirdiğine göre, Deniz Piyadeleri’nden bir sözcü, Güney Kore’nin batısında bulunan İnçeon şehrinin açıklarında bulunan bir adayı korumakla görevli iki askerin 10 dakika boyunca K-2 tüfekleriyle uçağa ateş ettiğini söyledi.

Dün sabah saat 4 sularında gerçekleşen olayda daha sonra söz konusu uçağın Çin’den kalkan ve Seul’ün ana havaalanı olan İnçeon’a iniş yapmak üzere olan Asiana Havayolları’na ait bir Airbus A320 olduğu anlaşıldı.

Savunma Bakanlığı’ndan bir kaynak, 119 yolcu ve mürettebat taşıyan uçağın K-2 tüfeklerinin menzilinin 500-600 metre üzerinde uçtuğu için zarar görmediğini söyledi.
Yonhap Haber Ajansı ve diğer yerel kaynaklar, askerlerin uçağın olağan hava koridorunun kuzeyinde uçtuğuna inandığını bildirdi. Asiana yetkilileri ise uçağın rotasından ayrılmadığını ifade etti. Yohnap’a konuşan bir yetkili, “Dün hava kuvvetleriyle ve havaalanı kontrol birimleriyle görüşüp rotadan çıkma olmadığını belgeledik” dedi.
Bir havayolu yetkilisi ise uçağın Airbus A320 olduğunu teyit etti ancak detay vermedi.

UÇAK TANIMA EĞİTİMİNDEN GEÇİRİLECEKLER

Yonhap ve diğer haber kaynakları, Deniz Piyadeleri’nin sivil uçak tanıma eğitiminden geçirileceğini bildirdi. Havayolu şirketlerinden ise uçaklarının rotan çıkmamasını sağlamaları istenecek.

Bu olay, teknik olarak hala savaş halinde olan Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerginliğin boyutlarını göstermesi açısından da önemli.

İki ülke geçtiğimiz yıl yaşanan bir dizi olayın ardından yeniden sıcak savaşın eşiğine gelmişti.

Kaynakça :
http://haber.mynet.com/detay/dunya/iyi-ki-becerememisler/577324#titleH1 'dan  Alıntı Yapılmıştır.

İşte Dehşet Anları !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

Vahşet İş Adamının Kamerasına Yansıdı !

     

      Suriye’nin Dara kentine ticaret için giden Gaziantepli bir işadamı tarafından çekildiği ileri sürülen çatışma görüntüleri bu ülkede yaşanan dehşeti ortaya koydu.
Fotoğraf makinasıyla çekilen yaklaşık 3.5 dakikalık iki ayrı videoda, iddiaya göre güvenlik güçleri tarafından açılan ateş sonucu öldürülen bir muhalefet yanlısı yerde yatarken görülüyor. Görüntünün sonunda ise Arapça mesajlar veriliyor.
Kaynakça:
http://haber.mynet.com/detay/dunya/iste-dehset-anlari/577336 'dan Alıntı Yapılmıştır.

Cinnet getiren polis, meslektaşını öldürdü !

Cumartesi, Haziran 18, 2011


Erzincan'da cinnet getiren polis memuru korku dolu anlar yaşanmasına neden oldu. Evinin balkonuna çıkan ve defalarca havaya ateş eden polis memuru, bir meslektaşını yaralarken bir meslektaşını da şehit etti.

Olay, dün saat 19.30 sıralarında Ordu Caddesi üzerinde bulunan Alkan Apartmanının üçüncü katındaki 5 nolu dairede meydana geldi. Cinnet getiren Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli bir yıllık polis memuru 27 yaşındaki Muhammed Demir, caddenin arka tarafına bakan balkona çıkarak etrafa ateş etmeye başladı. 155 polis imdat hattına yapılan ihbarın ardından bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. 

SAKARYA'DA POLİS İNTİHAR ETTİ

Bölge güvenlik şeridi ile kontrol altına alınırken, cadde trafiğe kapatıldı. Çelik yelen giyen polisler, cinnet getiren polisin annesi ve küçük kardeşini bölgeden uzaklaştırdı. Bir türlü ikna edilemeyen ve polislerin içeri girmesine izin vermeyen Muhammed Demir, etrafa ateş etmeye devam etti.

Sürücü bayıldı, minibüs takla attı !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

Muğla'nın Yatağan İlçesi’nde bayılan epilepsi hastası sürücünün kullandığı minibüs takla attı, 2’si ağır, 9 kişi yaralandı.


Kaza, akşam saatlerinde, Yatağan-Aydın Karayolu Kavaklıdere Yol Kavşağı’na meydana geldi. İlkay Öztekin 48 TM 1292 plakalı minibüsüne Yatağan’dan yolcularını alıp Çakırlar Köyüne gitmek için yola çıktı. Epilepsi hastası olduğu öğrenilen Öztekin, minibüsünü kullanırken aniden direksiyon başında bayıldı. Sürücünün bayılmasıyla kontrolden çıkan minibüs, karşı şerite geçerek takla atıp devrildi.

Kazayı gören sürücüler olayı ilk yardım ekipleri ve polise bildirdiler. Kaza yerine gelen sağlık ekipleri yaralılara ilk müdahaleyi olay yerinde yaptı. Devrilen minibüsteki yolcular, ambulanslarla Muğla Devlet Hastanesi ve Yatağan Devlet Hastanesi’ne götürüldü.

Minibüsteki yolcular, sürücü Öztekin’in kaza anında sara nöbetine girip baygınlık geçirdiğini, kazanın ardından normale döndüğünü ileri sürdü. Yolcuların iddiaları üzerine sürücü Öztekin, kazayı yara almadan atlatmasına rağmen Muğla Devlet Hastanesi Nöroloji servisine sevk edildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Katliam Gibi Kaza !

Cumartesi, Haziran 18, 2011


Katliam Gibi Kaza : 3 Ölü, 4 Yaralı

Balıkesir'de hatalı sollama nedeniyle iki otomobilin çarpıştığı kazada, 3 kişi öldü, 4 kişi ise yaralandı.

Balıkesir-Sındırgı Karayolu'nun 16'ncı kilometresinde, öğle saatlerinde meydana gelen kazada İbrahim Ertürk'ün (26) kullandığı 34 EE 8870 plakalı otomobil, önünde giden Ergün Özgüç'ün (43) kullandığı 10 DF 282 plakalı  otomobili sollarken karşı yönden gelen Süleyman Demircan'ın (20) kullandığı 10 ZF 129 plakalı otomobil ile kafa kafaya çarpıştı.  Ergün Özgüç'ün kullandığı 10 DF 282 plakalı araç da kaza yapan araçlara çarptı.
 
Kazada, sürücülerden ilaç mümessili olduğu öğrenilen İbrahim Ertürk ile Süleyman Demircan ve Emin Aslan (70) olay yerinde öldü. Bediha Aslan (45), İsmail Aslan (42) ve Ali Aslan (19) ile Ergün Özgüç ise yaralandı. Yaralılar, çevredeki hastanelere kaldırılarak tedaviye alındı. 

Bursa'da Aslanları Böyle Test Ettiler !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

Aslanlar böyle test edildi!
Bursa Hayvanat Bahçesi'ndeki aslanların psikolojik ve fizyolojik gereksinimlerini karşılamak amacıyla belirli dönemlerde uygulanan besinsel ve davranışsal zenginleştirme programı, ilginç görüntüler ortaya çıkarıyor.
Araziye saklanan etleri koklayarak bulan aslanlar, 2 metre yükseklikteki telde asılı tavukları ise kolaylıkla zıplayarak yakaladı. Doğal yaşamdaki gibi beslenmeleri görsel bir şova dönüşen aslanları, ziyaretçiler de nefeslerini tutarak izledi.
Bursa'da yaklaşık 206 bin metrekare alan üzerinde 76 türden 600 hayvanın bulunduğu Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi'nde barınan aslan, kurt, ayı, leopar ve babun gibi hayvanlar, belirli dönemlerde besinsel ve davranışsal zenginleştirme programına tabi tutuluyor.

Türk Öğrenciden İnanılmaz Başarı !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

İnsansız taşıtta Türk imzası !
ABD’de “yapay zekâ” üzerine çalışan doktora öğrencisi Mehmet Kemal Kocamaz’ın ekibiyle geliştirdiği insansız çalışan robot araç, Pentagon’un yarışmasında 57 robot arasında birinciliği kazandı...
ABD’de, “yapay zekâ” üzerine çalışan doktora öğrencisi Mehmet Kemal Kocamaz, ekibiyle, ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) insansız yer taşıtları yarışmasında birinci olarak, bu alanda geleceğin bilim adamlarından biri olacağını şimdiden kanıtladı. Kocamaz’a göre, bu alana yeterli fon sağlanmaya devam edilmesi halinde, gelecek 10-15 yıl içinde “robot askerler” ve “insansız gidebilen yer taşıtları” görmek mümkün olabilecek.

Doktora eğitimini yaptığı Delaware Üniversitesi’nin 4 kişilik insansız robot projesinde, robotun yapay zekası üzerine çalışan Kocamaz, ekibiyle birlikte, yolda çizgilerin dışına çıkmadan, tümsek, viraj ve engelleri tanıyarak gidebilen ve hızlı manevra yapan robot geliştirdi. Kocamaz ve arkadaşlarının bu robotu, Pentagon tarafından 19 yıldır düzenlenen, dünyanın tek insansız yer taşıtları yarışmasında da birincilik ödülü alarak, geleceğin insansı robotu alanında adından söz ettireceğini gösterdi.

Japonları geçti
Çalışmalarını anlatan Kocamaz, Pentagon’un yarışmasına, üniversitesi adına “Warthog” adlı robotla katıldıklarını söyledi. Yarışmada, 6 ülkeden toplam 57 robotun yer aldığını belirten Kocamaz, en büyük rakiplerinin Japonya olduğunu, ama onları da geride bırakmayı başardıklarını kaydetti.
Kocamaz, kendisinin, robotun “en önemli ve çözülmesi en zor kısmı” olan yapay zekasıyla ilgilendiğini ifade ederek, yarışmada robotlardan belirlenen çizgilerin dışına çıkmadan ilerlemesi, önüne çıkan kavisleri, engebeleri, engelleri tanıyıp en hızlı şekilde ve en iyi manevrayla hareket etmesinin beklendiğini ve bu süre içinde robota hiçbir insan müdahalesinin bulunmadığını anlattı.

Pentagon’u etkiledi
Robotlarının tüm bu alanlardaki en yüksek performansıyla hem birinciliği hem de özel yarışma ödülünü kazandığını söyleyen Kocamaz, yarışma sırasında Pentagon yetkililerinin yanlarına gelerek fikir alışverişinde bulunduğunu ve robotlarını “çok ihtişamlı” bulduklarını belirttiklerini bildirdi.Yarışma sonrasında da Cumhurbaşkanlığından telefon geldiğini belirten Kocamaz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başarısını duyduğunun ve kutladığının kendisine iletildiğini ifade etti.

Robot nasıl çalışıyor?
Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla ABD’ye gelen Kocamaz sistemin normal bir arabada da aynı şekilde işleyeceğini belirtti. Kocamaz, robotun işleyişini şöyle anlattı: “Siz tuşa bastığınızda, o kendi kendine kamerasından, GPS’den ve içindeki lazer ve sensörlerden beyni olan bilgisayara veri aktarıyor. Algoritma işliyor. Hiçbir insan faktörü olmadan, kendi hareket planını çiziyor ve gün geçtikçe bu hareket planını daha da genişletiyor. Yani gelecekte siz ’Beni şuraya götür’dediğinizde,  o kendisi yolu hesaplayıp, sürüp götürecek.”

Polise sığındı tecavüze uğradı !

Cumartesi, Haziran 18, 2011

                                                                Okulda taciz edilen lise öğrencisi kız, kendisini korkunç bir tuzağın içinde buldu.
Kendisini rahatsız eden gençlerden kurtulmak isteyen ve polise sığınan 16 yaşındaki kız çocuğu başkomiserin tecavüzüne uğradı.

Başkomiser tutuklandı. İskilip ilçesinde lise öğrencisi S.D, okulda bazı erkek öğrencilerin kendisini taciz etmesi üzerine ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek şikâyette bulundu. Burada başkomiser M.M, S.D’ye cep telefonu numarasını vererek tacizlerin devam etmesi halinde kendisini aramasını söyledi. Bir süre sonra sürekli mesaj atan başkomiser, S.D. ile yakınlık kurmaya başladı. Bir akşam S.D’yi evine davet eden başkomiser M.M, iddiaya göre S.D. ile birlikte alkol aldı. Alkolün etkisiyle kendinden geçen S.D, başkomiserin tecavüzüne uğradı. Şikâyet üzerine Başkomiser M.M. gözaltına alındı. Tecavüz suçlamasıyla adliyeye sevk edilen M.M. tutuklanarak Çorum L Tipi Cezaevi’ne gönderildi.

TSK’nın el koyacağını tahmin etmeliydiler !

Cumartesi, Haziran 18, 2011


GençHaber, darbe soruşturması kapsamında 31 yıl sonra ifadesine başvurulan Kenan Evren’in ifadelerine ulaştı.


Darbe soruşturması kapsamında rahatsız olduğu için 6 Haziran’da evinde soruşturma savcısı Hüseyin Görüşen’e, avukatları Ömer Nihat Özgün ve Haydar Kanıcıoğlu eşliğinde ifade veren Kenan Evren’e yöneltilen sorular ve yanıtları özetle şöyle:

Soru: 12 Eylül 1980 tarihinde, yürürlükte olan 1961 Anayasası ve kanunlara göre herhangi bir yetkiniz olmamasına rağmen, daha önce yapmış olduğunuz gizli plan çerçevesinde, TSK’nın komuta kademesinde yer alan diğer kuvvet komutanları ve diğer askeri erkânla birlikte, anayasa ve kanunlara aykırı olarak, yürürlükte olan 765 sayılı TCK’nın 146 ve 147. maddelerini ihlal ederek, Türkiye Cumhuriyeti halkının vergileriyle alınan ve ülke savunması için emanetinize tevdi olunan silahları kullanarak meşru bir yetkiye dayanmadan fiilen oluşturulan Milli Güvenlik Konseyi Başkanı olarak askeri darbe yapıp ülke yönetimine el koyduğunuz, yayınlamış olduğunuz 1 Numaralı Bildiri ve takip eden süreçte almış olduğunuz kararlarla Anayasa’ya göre oluşmuş TBMM’yi ve hükümeti feshederek ortadan kaldırdığınız anlaşılmıştır. Bakanlar Kurulu’nu ortadan kaldırmak ve vazifesini yapmasına güç kullanarak engel olmak eylemleri suç olarak düzenlenmiştir. Bu hususlarda ne diyorsunuz?
12 Eylül 1980 tarihi öncesi Türkiye’nin ne halde olduğunu detaylı olarak anlatmaya gerek yoktur. Ülkenin o zamanki durumu herkes tarafından bilinmektedir. Özellikle sağ-sol kavgaları yoğunlaşmış, banka soygunları artmış, polis ikiye bölünmüş, görev yapamaz hale gelmiştir. Kahramanmaraş olaylarında 102, Çorum olaylarında 80’e yakın vatandaşımız terör olayları nedeniyle can vermiştir. Türkiye sathında her gün 10-15 vatandaşımız terör olaylarında hayatını kaybeder hale gelmiştir. İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesi TSK’ya cumhuriyeti koruma ve kollama görevi vermektedir. 12 Eylül öncesi bu terör olayları nedeniyle Kuvvet komutanları olarak bir araya geldik. 

Siyasilere uyarı mektubu verdik

Ülkenin kötü gidişatının engellenmesi amacıyla 27 Aralık 1979 tarihinde Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk aracılığıyla siyasi parti başkanlarına uyarı mektubu verdik. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün görev süresi dolmuş olmasına rağmen ağustos ayına kadar cumhurbaşkanı seçilemedi. Meclis çalışamaz hale gelmişti. Komutanlar olarak bir kısım kanunların çıkarılmasını, örneğin polise silah kullanma yetkisinin verilmesini istedik ancak bunlar yapılmadı.

Demirel hissetti mi bilemiyorum 

Ülke yönetimine el koymadan önce TSK’nın yönetime el koyabileceğini Başbakan Süleyman Demirel ve anamuhalefet partisi liderlerinin hissedip hissetmediklerini bilmiyorum. Açıkça kanunlar çıkarılmadığı taktirde TSK’nın yönetime el koyacağı konusunda gizli ya da açık bir şey söylenmemiştir. Bazı yapılan konuşmalarda ve gelişmelerden siyasilerin TSK’nın ülke yönetimine el koyabileceğini tahmin etmeleri gerekirdi. Hatta bazı senatörler ve milletvekilleri bana gelerek bu Meclis’in artık çalışmadığı, ülke yönetimine el koymaktan başka çıkar yol olmadığını söylemişlerdi.

Parlamenter sistemi esas aldık

Soru: TBMM’ye, Cumhuriyet Senatosu’na ve Cumhurbaşkanlığı’na ait yetkilere cebren el koyduğunuz anlaşılmıştır. Bu konuda ne diyorsunuz?
Ülke yönetimine el koyduktan sonra TBMM ve hükümet feshedilmişti. Kesinti olmaması için bu yetkileri kullanacak kurumlara ihtiyaç vardı. Bu nedenle TBMM, Senato, Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi’ne ait yetkileri oluşturulmuş olan Milli Güvenlik Konseyi’ne geçici olarak verdik. Ardından oluşturduğumuz Danışma Meclisi’ne görevleri devrettik. Parlamenter sistemi esas aldık. Ülke felç olmuş durumdaydı. Kısa süre sonra da yetkiyi Danışma Meclisi’ne devrettik. 

Hapishanelerden kaçılıyordu

Soru: 12 Eylül 1980 öncesi anarşi ve terör eylemleri nedeniyle toplam 19 ilde sıkıyönetim ilan edilmiş ve devam ediyor olmasına rağmen neden suçluları yakalayıp yargı önüne çıkarmadınız da darbe yapmaya gerek gördünüz?
Anarşiyi önlemek polise aitti. TSK ancak İçişleri Bakanlığı yardım istediği takdirde onlara yardımcı oluyordu. Sıkıyönetim komutanlıklarının bulunduğu yerlerde suçlular yakalanıyordu ancak hapishanelerden toplu olarak kaçışlar söz konusuydu. Sıkıyönetim komutanlıklarının silah kullanma yetkisi yoktu. 19 ilde sıkıyönetim vardı ama olaylar diğer illerde de meydana geliyordu. Hapishanede yönetim boşluğu vardır. Yönetim mahkûmların elindeydi. 

6 ay içinde kontrole alındı

Soru: 11 Eylül 1980’de devam eden terör ve anarşi eylemleri birçok ilde sıkıyönetim olmasına rağmen 12 Eylül 1980’de nasıl birden önlenmiş ve suçlular yakalanmıştır? Suçluların yeri ve kimlikleri biliniyorsa neden askeri darbe yapılmadan yakalanamamışlardır?
Bu iddia Süleyman Demirel tarafından ileri sürülmüştür. Doğru değildir. 12 Eylül günü sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, devam etmiş, herkes şaşkınlık yaşamış, bir hafta boyunca herhangi bir olay olmamış, ancak ardından olaylar tekrar başlamış ve olaylar ancak 6 ay içerisinde kontrol altına alınabilmiştir. Yönetime el koyduktan sonra terör örgütü mensuplarının tümünün adres ve kimlikleri bilinmiyordu.

Siyasiler TSK’ya iftira attılar 

Soru: 12 Eylül 1980 öncesi sıkıyönetim süresince anarşi ve teröre engel olmak için kasten tedbir alınmadığı artan terör eylemleriyle askeri müdahaleye zemin hazırlandığı iddia edilmiştir. Demirel ve Ecevit’in, döneme ilişkin askeri suçlayan açıklamalarına dönemin Genelkurmay Başkanı olarak ne diyorsunuz?
TSK’ya siyasiler tarafından atılmış bir iftiradır. Siyasilerin tabii ki kabahati üzerine almaları söz konusu olmaz. TSK insanların ölümünü bekleyip, sonuçta bunu fırsat olarak değerlendirip, yönetime el koyması düşünülemez. Bunu vicdanımız kabul etmez. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Ben halen eski Cumhurbaşkanı Demirel ile görüşürüm. Bu şekilde bana herhangi bir şey söylememektedir. Ayrıca Ecevit başbakan iken kendisini ziyaret gittiğimde beni aşağıda kapıda karşılamıştır. Bu yönde bana herhangi bir şey söylememiştir ve görüşmelerimiz devam etmiştir.

Batur’un seçilmesi rahatsız etmez

Soru: TSK komuta kademesi olarak sizlerin siyasi istikrarsızlığı darbe yapmak için bir fırsat olarak gördüğünüz asıl amacın her halükârda darbe yapmak olduğu iddia edilmektedir. Bu konuda ne diyorsunuz?
Adı geçen Cumhurbaşkanı adayı Muhsin Batur benim akademiden sınıf arkadaşımdır. Onun seçilmesinden bizim rahatsız olmamız mümkün değildir. Bir söz vardır; “Suç samur kürk olsa kimse giymez”. Bu şekilde bir olay olmamıştır. 

ABD’ye 2 saat önce söyledik

Soru: 12 Eylül darbesinin yapıldığı gece ABD Dışişleri Bakanı Muskie’nin, Başkan Carter’a “Mr. President, Türk Ordusu’nun komuta heyeti Ankara’da yönetime el koydu, herhangi bir kaygıya gerek yok. Kimlerin müdahale etmesi gerekiyorsa onlara müdahale etti” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. 11 Eylül günü de Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın ABD’den döndüğü gözönünde bulundurulduğunda 12 Eylül darbesi ABD’nin bilgi ve desteği ile mi yapılmıştır?
Şahinkaya, NATO Komutanı tarafından Amerika gezisi bulunduğunu, bunun daha önceden planlandığını söyleyerek ‘İsterseniz ben gitmeyeyim’ dedi. Ben de kendisine “Bu geziyi iptal edersek ne cevap vereceğiz. Sen git ancak 11 Eylül günü geri dön” dedim. Yönetime 12 Eylül 1980 günü el koyma konusunda yaklaşık bir hafta kadar önce komuta heyeti olarak karar vermiştik. Dönme konusunda da bir bahane bulursun diye söyledim. Bizim müdahale kararımızdan ABD’nin bilgisi ve desteği yoktur. Ancak 12 Eylül günü ben Genelkurmay’dayken tahminime göre 02.00 sıralarında Amerikan yardım kuruluşu JUSMAT’ın bulunduğu yere tanklar gitmiş. Emir subayım bana söz konusu yere tankların gitmesinden dolayı Amerikalıların sorduklarını söyleyip “Ne diyelim” dedi. Ben de “Zaten müdahaleye 2 saat kaldığı için söyleyin yönetime el koyuyoruz” dedim. Durum bundan ibarettir.

NATO kararı bir hataydı 

Soru: Türkiye yıllarca Yunanistan’la Ege’de sorun yaşamıştır. Darbe sonrası ABD ve bölgede etkin bulunan İngiltere gibi devletler 12 Eylül askeri darbesini olumlu karşılamıştır. Buna göre darbe öncesi Yunanistan’ın NATO’ya dönüşü konusunda söz mü verilmiştir?
Bana sürekli sorulmuştur. 12 Eylül öncesi NATO Başkomutanı Rogers olmak üzere Türkiye’ye Yunanistan’ın NATO’ya dönüşü konusunda yoğun şekilde baskı vardı. Hükümette zaman zaman bu konuları görüşmek üzere NATO’ya heyet gönderiyordu. Bu heyet içerisinde o zamanki Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Haydar Saltık da bulunuyordu. Hükümet Yunanistan’ın dönüşü konusunda NATO’ya birtakım şartlar ileri sürüyordu ancak NATO da bunu kabul etmiyordu. Yönetime el koyduktan sonra bu husustaki baskılar devam etti. Rogers, “Siz Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne izin verin. Ben Yunanistan’a sizin şartlarınızı kabul ettireceğim. Onlardan söz aldık” dedi. Ben de kendisine güvenerek Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne onay verdim. Ancak biz onay verdikten sonra Yunanistan’da hükümet değişikliği oldu, Papandreu geldi bizim şartlarımız kabul etmedi. Bizim yazılı olarak Rogers’a vermiş olduğumuz şartları Yunanistan’ın imzalayacağı konusunda güvence verilmişti. Yazılı bir güvence almadan Yunanistan’ın NATO dönüşüne izin vermemiz bir hatadır.

Çocuk oyuncağı değil dedim

Soru: Darbe yapmaya önceden karar verdiğiniz, yapılacak darbenin halkın gözünde meşru görülebilmesi için anarşinin üzerine bilerek gitmediğiniz fırsat kolladığınız iddia edilmektedir. Bedrettin Demirel de benzer şekilde açıklamada bulunmuştur.
Böyle bir söz söylediğimi hatırlamıyorum. Harp Akademileri Komutanı Bedrettin Demirel’in de belirtilen şekilde bir söz söylediğini hatırlamıyorum. Uyarı mektubundan önce 1’inci Ordu’da Bedrettin Demirel bana yönetime el koymaktan başka çare kalmadığını söyledi. Ben kabul etmedim. Hatta daha sonra Genelkurmay’a yanıma gelerek ülke yönetimine el koymaktan başka çare kalmadığını, birçok öğretim üyesinin de bu şekilde söylediğini bana aktardı. Bense bunun çocuk oyuncağı olmadığını söyleyerek düşüncesine katılmadığımı söyledim. İddia edildiği gibi yönetime el koymak için fırsat kollamış değiliz.

Cumhurbaşkanının 2. kez seçimini engelledim

Eklemek istediği hususların sorulması üzerine Evren şu açıklamayı yapıyor: “12 Eylül’den sonra Danışma Meclisi tarafından hazırlanan 82 Anayasası’nın taslağında cumhurbaşkanın 2 kez seçilebileceği konusunda hüküm vardı. Ben “Cumhurbaşkanı 2’nci kez seçilecek olursa tekrar seçilebilmek için iktidardaki partiye destek vermeye başlar” dedim ve bunun yanlış olacağını söyleyerek cumhurbaşkanının 2’nci kez seçilemeyeceği yönündeki hükmü anayasaya koydurttum. Yine cumhurbaşkanlığı görev süremin dolmasına yakın rahmetli Özal bana gelerek anayasa değişikliği yapılarak cumhurbaşkanının 2 kez seçilebilmesi yönünde hüküm koymak istediklerini belirtti. Ancak ben kendisine ‘Daha önce anayasa taslağında böyle bir hüküm vardı ama o dönem kabul etmedim, şimdi de doğru olmaz’ diyerek bu teklifi reddettim.”

17 Haziran 2011 Cuma

Bu Olay Gerçek Olamaz !

Cuma, Haziran 17, 2011

İmam minareyi çaldı !
Alınan bilgiye göre, Osmanlı Mahallesi'nde vatandaşların inşa ettiği Abdülkadir Geylani Camisi'nde yaklaşık 5 yıl önce fahri imam olarak görev yapmaya başlayan İbrahim T, geçen hafta caminin yıkılma tehlikesi olduğunu ileri sürerek, caminin üst katında bulunan Eyyüp Nebi Eğitim Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Yaşatma Derneğine ait lojman binası ve taziye evinin birkaç kliması ile elektrik malzemeleri ve demirden yapılmış birkaç metrelik minareyi geçici olarak başka yere götüreceğini söyleyip, bir araca yükledikten sonra mahalleden ayrıldı.
İbrahim T'den bir süre haber alamayınca şüphelenen mahalleli, durumu muhtara ve müftülüğüne bildirdi.
Yapılan incelemenin ardından ibadetin aksamaması için Şanlıurfa Müftülüğünce camiye geçici olarak bir imam görevlendirildi.
Mahalle sakinlerinden Lütfü Modanlı, gazetecilere yaptığı açıklamada, klima ve malzemeleri alan imamın ortadan kaybolduğunu ileri sürerek, malzemelerin de bir an evvel bulunup, yerlerine konulmasını istediklerini dile getirdi.
İl Müftülüğü yetkilileri ise söz konusu caminin müftülükte kaydının bulunmadığını, çalındığı öne sürülen malzemelerin de derneğe ait olduğunu öğrendiklerini belirterek, bu konuda açıklama yapmak istemediklerini bildirdi.

  • RSS
  • Delicious
  • Digg
  • Facebook
  • Twitter
  • Linkedin

Arama Yap